Demir ve çelik, metalurjide önemli yer tutar. Her iki madde de birbiriyle ilişkilidir ancak yapısal ve kimyasal özelliklerinde önemli farklar bulunmaktadır. Demir, doğada bulunan bir elementtir ve genellikle oksit formunda maden yataklarında yer alır. Çelik ise demirin ana maddesi olduğu, karbon ve bazen diğer elementlerle oluşturulan bir alaşımdır. Bu kombinasyon, çeliği demirden daha dayanıklı ve sert hale getirir. Erime noktaları, sertlikleri ve kullanım alanları gibi faktörlerde de bu iki madde arasında belirgin farklar bulunmaktadır.
Çelik, demirin ana maddesiyle birlikte karbonun birleşiminden meydana gelen bir alaşımdır. Karbon, çeliğin mikro yapısında belirli bir yüzdede bulunarak demirin fiziksel özelliklerini modifiye eder. Bu birleşim sonucunda, demirin doğal özelliklerine kıyasla daha yüksek mukavemet, sertlik ve dayanıklılığa sahip bir malzeme elde edilir. Bazı çelik türlerinde, özelliklerini geliştirmek veya modifiye etmek amacıyla farklı elementler de eklenir. Bu elementler sayesinde, çeşitli endüstriyel uygulamalara özgü çelik türleri üretilir.
Çelik, yüksek çekme mukavemeti, sertlik ve dayanıklılık gibi özelliklere sahiptir. Bu özellikler, çeliği birçok uygulama için ideal bir malzeme haline getirir. Erime noktasının saf demire kıyasla daha yüksek olması, çeliğin yüksek sıcaklıklara karşı daha dirençli olmasını sağlar. Çelikteki karbon miktarı, bu metalin özelliklerini büyük ölçüde etkiler. Karbon yüzdesi arttıkça sertlik ve mukavemet de artar, ancak bu durumda çeliğin şekil alabilme yeteneği azalır. Diğer alaşım elementleri de çeliğin özelliklerini modifiye edebilir. Örneğin, nikel veya krom eklenmesiyle paslanmaz çelikler elde edilir. Manganez, molibden, vanadyum gibi elementler ise çeliğin sertliğini ve dayanıklılığını artırabilir. Bu nedenle, çeliğin kullanım amacına bağlı olarak farklı özelliklerde çelik türleri üretilebilir.
Çelik, birçok endüstri ve uygulama için vazgeçilmez bir materyaldir. Otomobil üretimi, çelikten yapılan şasi ve karoser parçaları sayesinde araçların hem hafif hem de dayanıklı olmasını sağlar. İnşaat sektöründe ise çelik kirişler, kolonlar ve bağlantı elemanları sayesinde yüksek binaların ve geniş açıklıklı yapıların inşa edilmesine olanak tanır.
Deniz taşımacılığında, gemi yapımında kullanılan çelik, deniz şartlarına dayanıklı yapıların oluşturulmasında kritik bir role sahiptir. Köprü yapımında da çelik, büyük açıklıkları kapatma ve yüksek taşıma kapasitesi sağlama kabiliyeti sayesinde tercih edilen bir malzemedir.
Makine ve alet üretiminde, çelik, mükemmel mekanik özellikleri sayesinde geniş bir kullanım alanı bulur. Hassas parçaların üretiminden büyük makine gövdelerine kadar çeşitli bileşenlerde kullanılır.
Bunun yanı sıra, çelik borular ve tesisat elemanları enerji ve su taşımacılığında, ray sistemleri ve vagonlarında demiryolu taşımacılığında, havacılık endüstrisinde uçak gövdeleri ve motor parçaları üretiminde, ve hatta tıp sektöründe cerrahi aletler ve implantlar üretiminde de kullanılır. Çelik, yüksek mukavemeti, işlenebilirliği ve dayanıklılığı sayesinde modern dünyanın birçok alanında önemli bir yer tutar.
Çelik yapımı, ham demirden başlayarak bir dizi işlemle gerçekleştirilir. İlk aşamada, ham demir yüksek sıcaklıklarda ergitilir ve bu süreçte fazla karbon, kükürt, fosfor gibi istenmeyen maddeler uzaklaştırılır. Ardından, rafine edilmiş demire karbon eklenerek çelik oluşturulur. Karbon miktarı, istenen çelik türüne ve özelliklerine göre ayarlanır. Bazen, çeliğin özelliklerini değiştirmek veya geliştirmek için diğer elementler de eklenir, bu da çeşitli çelik türlerinin oluşturulmasını sağlar.
Çelik, aslında bir alaşım olarak tanımlanır. Alaşım, iki veya daha fazla elementin, genellikle metalin, belirli oranlarda birleştirilmesiyle oluşur. Çelikte ana bileşen demirdir ve karbon ile birlikte, bazen de diğer elementlerle birleşerek farklı özelliklerde çelik türleri oluşturulur.
Demir, periyodik tabloda Fe sembolüyle gösterilen ve atom numarası 26 olan bir metal elementtir. Doğada genellikle oksijen ile birleşmiş halde demir cevheri formunda bulunur. Bu cevherlerden en bilinenleri manyetit, hematit, limonit ve siderittir. Pik demir, yüksek sıcaklıklarda demir cevherinin eritilip indirgenmesi sonucu elde edilen, karbon içeriği yüksek olan ham demir türüdür.
Demirin karakteristik özellikleri arasında, mavi-gri parlak bir renge sahip olması, manyetik olması, ısıya ve elektriğe yüksek iletkenlik göstermesi yer alır. Ayrıca, demir, erime noktasının yaklaşık 1538°C olması sayesinde döküm işlemlerine oldukça elverişlidir. Bu metali özel kılan diğer bir özellik ise, oldukça duktildir yani kolayca şekil alabilir. Demir, sahip olduğu bu özellikleri sayesinde tarih boyunca çeşitli uygulamalarda kullanılmıştır ve günümüzde de birçok sektörde aktif olarak tercih edilmektedir.
Demir, geniş bir kullanım yelpazesine sahiptir. En yaygın kullanım alanı, çeliğin ana bileşeni olarak çelik üretimidir. Çelik, demirin özelliklerini geliştirmek amacıyla karbon ve diğer elementlerle alaşım halinde kullanılmasından elde edilir.
Pik demir, karbon içeriği yüksek olan bir demir türü olup, döküm uygulamalarında sıklıkla tercih edilir. Pik demirin mükemmel dökülebilirliği sayesinde, karmaşık şekillere sahip makine parçaları, motor blokları, borular ve radyatörler üretilir.
İnşaat sektöründe demir, genellikle betonarme yapılarda kullanılan çelik donatıların üretiminde tercih edilir. Ayrıca, köprüler, raylar ve yapısal elemanlar gibi taşıyıcı sistemlerin üretiminde de kullanılır.
Demir, mıknatısların üretiminde de önemli bir rol oynar, zira doğal olarak manyetik özelliklere sahip bir metaldir. Otomotiv endüstrisinde, bazı motor parçaları ve şasi elemanlarının üretimi için de demir tercih edilir.
Demir üretimi, genellikle demir cevherlerinin yüksek sıcaklıkta eritilmesi ile gerçekleştirilir. Bu süreç, birkaç aşamadan oluşur:
Bu süreç sonucunda ham demir elde edilir. Daha sonraki işlemlerle bu demir, çeşitli alaşımlarla birleştirilerek çelik veya diğer demir alaşımları haline getirilebilir.
Ham demirden çelik üretimi, karmaşık bir süreçtir ve bu sürecin temel amacı, ham demirdeki fazla karbon ve diğer istenmeyen bileşenleri uzaklaştırmaktır. İşte bu sürecin aşamaları:
Bu aşamaların sonucunda, ham demirin içerdiği yüksek karbon miktarı azaltılarak, dayanıklı ve işlenebilir bir malzeme olan çelik elde edilir.
Dayanıklılık ve mukavemet konusunda kıyaslandığında, çelik ve demir arasında belirgin farklar bulunmaktadır.
Çeliğin temel bileşeni demirdir, fakat içerisine eklenen karbon miktarı, çeliğin mekanik özelliklerini büyük ölçüde etkiler. Karbon, çeliğin sertliğini ve mukavemetini artırır. Dolayısıyla, çelik genellikle karbon içeriğine bağlı olarak farklı sertlik ve dayanıklılık derecelerine sahip olabilir.
Demir, doğal haliyle oldukça yumuşaktır ve saf formunda kullanıldığında, dayanıklılık ve sertlik açısından ideal değildir. Bununla birlikte, demirin içerisine karbon eklenerek oluşturulan çelik, sertleşir ve dayanıklılığı artar.
Ayrıca, çeliğin içerisine eklenen diğer alaşım elementleri (örneğin, krom, nikel, molibden) de çeliğin özelliklerini modifiye eder ve belirli uygulamalar için daha uygun hale getirir.
Genel bir kıyaslama yapacak olursak, çelik, karbon ve diğer alaşım elementlerinin katkısıyla, demirden daha sert ve daha dayanıklıdır. Bu özellikleri sayesinde çelik, demire kıyasla daha geniş bir kullanım alanına sahiptir ve birçok uygulamada tercih edilen malzemedir.